9 Mayıs 2013 Perşembe

İslam'ı Şiddetle Bağdaştırmak Gerçek İslam'ı Tanımamaktan Kaynaklanır

Terörist saldırıları, kitle katliamlarını, intihar bombacılarının eylemlerini İslam'la bağdaştıran bazı kişiler, dünyada İslam adına terör estirenlerin Müslüman oldukları yanılgısına kapılmaktadırlar. Üstelik bu kişilerin Kuran'a uyan gerçek birer Müslüman olduklarını düşünmektedirler. Oysa bu kişilerin ne İslam ile ne de kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim ile hiçbir ilgileri yoktur.

İslam Dini; Terörist Saldırıları, Katliamları, İntihar Saldırılarını ve Her Türlü Vahşeti Lanetler 

Günümüzde dünyaca tanınıp bilinen ve ülkelerinde zalimlikler yapan terörist liderlerin büyük bir çoğunluğu, gerçekte provokasyon için özel olarak eğitilmiş istihbarat ajanlarıdır. Bunlar, Amerika ve Avrupa'da tanınmış istihbarat birimlerine mensupturlar ve doğrudan bu teşkilatlardan emir alırlar. Bu kişilerin tamamı materyalist ve Darwinist eğitim görmüştür. Bu kimseler Allah'ın emrettiği gerçek İslam ahlakını hayatlarının hiçbir anında yaşamayan, Peygamberimiz (sav)'in sevgi ve şefkat dolu, merhametli, affedici ve adalet sahibi ahlakından uzak, Darwinist telkinlerin etkisi altında olan kimselerdir. Bu kişilerin düştükleri büyük yanılgıya göre hayatta kalmanın ve güçlü olmanın tek yolu çatışmadır, savaştır. Sözde şiddet ve zulüm yaşamın gereğidir, sevgi, şefkat ve merhamet gibi hasletler ise kişiyi zayıf gösteren acizliklerdir.

Bazı ibadetleri yerine getirmeleri, herhangi bir İslam ülkesinin vatandaşı olmaları, kimliklerinde Müslüman yazıyor olması gerçeği değiştirmez. Bu kimseler tamamen Darwinist dünya görüşüne sahip insanlardır. Çevrelerindeki insanları da materyalist-Darwinist bakış açısına göre değerlendirirler:

Onların bu büyük yanılgılarına göre, "İnsanlar, biraz daha gelişmiş hayvanlardır; ruhları ve benlikleri yoktur, hiç kimseye karşı sorumlu değildirler. Her hayvan gibi insan da hayatta kalabilmek için bencil olmak, sadece kendini düşünmek zorundadır. Bu hayvan topluluğunun içinde zayıf olanlar mutlaka elenerek, yok edilmelidir." Elbette ki bu yanlış mantıktaki bir insanın kitle katliamları gerçekleştirmesini engelleyebilecek hiçbir ahlaki ve vicdani neden kalmamaktadır.

Söz konusu terörist liderler, gerçekte, Amerika'da ve çeşitli Avrupa ülkelerinde, İslam ahlakından uzak şekilde "şımarık ve züppe" yetiştirilmiş, gece kulüplerinden çıkmayan, Batı kültürünün olumsuz ve dejenere yönlerini kabullenmiş ateist zihniyetteki kişilerdir. Burada şunu belirtmek gerekir ki, bir kimse din ahlakını yaşamaya başlamadan önce her türlü farklı yaşantı içinde olabilir, bu kınanacak bir durum değildir. Kişinin samimi olarak tevbe edip Allah inancına yönelmesiyle Allah'ın bu hatalarını affetmesi umulur. Ama söz konusu kimseler için durum farklıdır.

Bu kişiler görev zamanları geldiğinde, sakal bırakıp ehl-i sünnet bir Müslüman görünümüne bürünüp işbaşına geçerler. Birtakım istihbarat teşkilatlarının derin bölümlerinden gereken emirleri alır ve bunlara uygun eylemlerini tereddütsüz yerine getirirler. Onların Müslümanlıkla, İslam ile hiçbir ilgileri yoktur. Onların dini İslam değil; materyalizmdir, Darwinizm'dir. Kuran'a tam anlamıyla uyan, samimi Müslümanların, Kuran'a muhalif olan böyle bir zulüm sisteminin destekçisi ve parçası olmaları mümkün değildir. Dünyada bu zulmü gerçekleştirenler, Darwinistler, materyalistler, Stalin hayranları, Che hayranları, Lenin hayranları, Mussolini hayranları, Hitler hayranları, Mao hayranlarıdır. Bunlar, kanlı materyalistlerin, komünistlerin, faşistlerin sapkın fikirlerini kendi akıllarınca İslam adına uygulamaya kalkan, din ahlakından tamamen uzak düşüncedeki insanlardır. Bir kısım çevreler tarafından haksız yere, İslam dinine mal edilmeye çalışılan zalimane sistem, işte bu şekilde işlemektedir.

Müslümanların bir bölümü, sözde İslam adına yapılan bu zalim uygulamaların gerçekleri yansıtmadığını iddia edebilir ve bunu külliyen inkar yoluna gidebilirler. Oysa asıl doğru olan, bu eylemleri reddetmek değil, bunların, birtakım din karşıtı istihbarat ajanları tarafından, kendilerince İslam dinini dünyada etkisiz kılmak ve İslamiyet'in güçlenmesinin önüne geçmek için yapıldığını anlatmaktır. Bütün bunların İslam dininde kesinlikle haram edilen eylemler olduğunun herkese duyurulmasıdır.

Hiroşima'ya Atılan Bomba Hristiyanlara Mal Edilmemiştir, Terörist Eylemler de Gerçek Müslümanlara Mal Edilemez

Yukarıda bahsettiğimiz düşüncedeki Hristiyanlar, Müslümanlara yönelik bu asılsız iddialarda bulunurken, önemli bir noktayı görmezden gelmektedirler. Bilindiği gibi tarihte Amerika Birleşik Devletleri geçmişte; Hiroşima ve Nagazaki'ye atom bombası atarak on binlerce masum insanın yaşamını yitirmesine sebep oldu. Bu kişiler arasında Müslümanlar, Hristiyanlar ve Museviler de vardı. Çocuklar da vardı, yaşlılar da, masum kadın ve erkekler de. Fakat İslam alemi, hiçbir zaman çoğunluğu Hristiyan olan ABD hükümetinin gerçekleştirdiği bu uygulamayı Hristiyanlığa mal etmedi.

Bombayı atan kişilerin hangi dinden olduklarının üzerinde hiç durmadı, bu bombalamanın bir "Hristiyan saldırısı" olduğunu iddia etmedi. Yine aynı şekilde geçmişte yaşanan ve ismi açıkça "Haçlı seferleri" olan saldırılar sırasında da binlerce Müslüman vahşice şehit edildi, hatta farklı mezheplerdeki Hristiyanlar da işkenceye uğratılıp öldürüldü, camilerin yanı sıra kiliseler de talan edildi. Son dönemde Irak'ta, Afganistan'da ve diğer bazı Müslüman ülkelerinde dökülen kanlar da Müslüman kanıydı. Fakat hiçbir zaman Müslümanlar bunlardan yola çıkarak, İncil'e uyanların kan dökücü oldukları yorumunu yapmadılar.

Aklı başında her insan, zulmün yaşandığı bir yerde mutlaka dinsizliğin hakim olduğunu rahatlıkla anlayabilir. Nitekim Kuran'a uyan, Allah'a iman eden aklı başında Müslümanlar, söz konusu katliamlardan dolayı hiçbir zaman Hristiyanlığı sorumlu tutmazlar. Bu, Allah'a kalpten inanan bir kişinin yapabileceği bir şey değildir.

Müslümanlara karşı söz konusu çirkin iddialarda bulunan bir kısım Hristiyanların da artık bu yanlış düşüncelerinden ve alışkanlıklarından vazgeçme zamanı gelmiştir. Genelde bu iddiaların temelinde bilgisizliğin büyük etkisi olmaktadır. Bu nedenle Hristiyanlar önyargısız bir gözle Kuran'ı okumalı, Peygamberimiz (sav)'in hayatını incelemeli ve mutlaka gerçek İslam ahlakını yaşayan salih müminlerin eserlerini, yaşantılarını, düşüncelerini ve faaliyetlerini göz önünde bulundurmalıdırlar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder