9 Mayıs 2013 Perşembe


BAZI HRİSTİYANLARIN MÜSLÜMANLARA YÖNELİK BAKIŞ AÇILARINDAKİ YANILGILAR

Bağnaz, bir dinin gereklerini uygular gibi görünüp aslında o dine sonradan dahil edilmiş hurafelere uyan hatta hurafeleri kendisi oluşturan kişiye denir. Her dinin içinde bağnazlar olabilir. Bağnaz bir insanın en belirgin özelliği, tabi olduğunu iddia ettiği dinin hükümlerine göre davranmayı reddetmesi, hatta o dinin getirdiği yükümlülükleri kabul etmemesi, kendine göre bir din anlayışı benimsemesi ve bunu kendisine ve topluma dayatmaya çalışmasıdır. Dolayısıyla bağnaz görüşteki bir insan için dinde olmayan uygulamalar kolaylıkla dine dahil edilebilir. Din dışı olan konular pervasızca uygulanabilir, hatta din adı altında cinayetler işlenebilir, toplumlar cehalete sürüklenebilir, baskılar uygulanabilir, sevgiyi ön plana çıkaran hak dinler nefret dinleri şeklinde lanse edilebilir. İşte bu yüzden bir bağnaz, son derece tehlikelidir.

Biraz önce belirttiğimiz gibi bağnaz her dinden çıkabilir. Hristiyan bağnazlar olduğu ve Hristiyanlığı olduğundan tamamen farklı gösterdikleri, bu sevgi dinini adeta bir nefret dini şeklinde gösterebildikleri gibi; İslam'ı olduğundan farklı göstermeye çalışan da bağnazlardır. İslam adı altında öfke, cahillik, nefret, intihar, katliam gibi terimlerle anılan; bilime, sanata, güzel olan her şeye karşı olan; nimetlerden zevk alamayan ve Hristiyan ve Musevilere karşı hasmane bir tutum içinde olan zihniyet, Müslümanların değil, bağnazların zihniyetidir. Pek çok insan kendilerince İslam ile özdeşleştirdikleri bu garip görüntüyü eleştirmekte ve bu nedenle İslam'a karşı cephe almaktadırlar. Oysa cephe almaları gereken İslam değil, bağnazlıktır, radikal zihniyettir..

Radikalizm, Kuran'a zıt, sevgisiz sistemin adıdır

İslam dinine maledilmeye çalışılan karanlık ve kan dökücü zihniyet, gerçekte Müslümanlık değil, bağnazlıktır. Bu, din adına radikalizmi savunmak demektir. Bağnaz kişi, yani bir radikal sevgisizdir, ruhu kapkaradır, bağnaz ve anlayışsızdır. Her türlü güzelliğe, estetiğe, sanata, bilime karşıdır. Hayata karşıdır; neşeye, sevince, mutluluğa karşıdır.

Bağnaz zihniyetteki bir kişi her güzelliğe nefretle bakar. Çiçekten nefret eder, çocuktan nefret eder, kediden, köpekten, tavşandan nefret eder. İçi ve ruhu bomboştur. Ruhlarında sevgiye dair hiçbir şey yoktur. İnsana değer vermez, canlı hiçbir varlığa önem vermezler. İncelik, şefkat, merhamet onların aşina oldukları kavramlar değildir.

Bütün bunların sonucu olarak bir bağnaz, kadından da nefret eder. Bazı kişilerce İslam'a mal edilmeye çalışılan kadın düşmanlığı, gerçekte kadına en fazla değeri veren, kadını yüceltip koruyan İslam'ın değil, bağnaz ve gerici radikallerin özelliğidir. (Bu konu kitabın ilerleyen sayfalarında detaylı olarak ele alınacaktır)

Bağnaz zihniyetteki bir kişi, kimseyi sevmediği gibi sevilmez de. Herkes bir bağnazın varlığından, mantığından, yaşam şeklinden, düşünce tarzından rahatsızlık duyar. Hatta bağnaz zihniyettekilerden diğer bağnazlar bile nefret ederler. Hiçbir zaman birlik içinde, dostluk ve rahatlık içinde değildirler. Bu elbette Kuran'dan uzak yaşamalarından kaynaklanır. 

Burada tekrar önemle belirtmek gerekir ki bir bağnaz ya da başka bir deyişle bir radikal, her dinde her kesimde bulunabilir. Yalnızca Müslümanların değil, Hristiyan ve Musevi topluluklarının arasında da dini özünden uzaklaştırmaya çalışan, Allah inancının getirdiği coşku ve sevgi yerine kapkaranlık ve kan dökücü bir ruh halini yerleştirmeye çalışan insanlar bulunmaktadır. Burada konu itibariyle Müslümanlar arasına sızmaya çalışan bağnaz kesimden bahsedilmektedir.

Bir bağnaz, hangi kesimden ve hangi dinden olursa olsun aynı kirli ve karanlık fikrin temsilcisidir. Bu ürkütücü ruh halinin bir sonucu olarak bağnaz zihniyetteki bir kişi daima kan ister. Her yerde kan arar. Ancak kan ve zulüm ile rahat eder. İçindeki nefreti ancak kan akıtarak, kötülükle ifade eder. İşte, İslam adına ortaya çıkıp kan dökücülüğü savunan, Hristiyanlara, Musevilere hatta Müslümanlara düşmanlık ve husumet saçan kişiler, Kuran'da tarif edilen gerçek MÜSLÜMANLAR DEĞİL, deccaliyetin etkisi altındaki BAĞNAZLARDIR.

İşte tüm bu sebeplerden dolayı Hristiyan kardeşlerimizin bağnazları, gerçek Müslümanlardan, bağnaz zihniyeti de gerçek İslam dininden çok iyi ayırt etmeleri gerekmektedir. Ancak o zaman karşı olduklarının İslamiyet değil radikalizm olduğunu görebileceklerdir.

Peki İslam, neden dünyada bağnazlar tarafından olduğundan farklı gösterilmekte ve buna izin verilmektedir?

Müslüman Karşıtlığını Körükleyen Deccaliyet ve Radikalizm Bağlantısı

Müslüman karşıtlığını yaygınlaştırmak, deccal için önemli bir hedeftir. Çünkü İslam son hak dindir ve Kuran 1400 yıldır hiçbir değişikliğe uğramamıştır. Allah'ın koruması altında olan Kuran ayetleri, hak dinin kamil anlamda yaşanması için yeterlidir. Kuran'a tam uyularak yaşanan gerçek İslam ile sağlam ve güçlü iman oluşur.

İşe bu güçlü iman, insanların gitgide daha fazla dindarlaşması ve üç dinin inananları arasında her geçen gün gelişen tesanüt, deccal için büyük bir tehlike ve tehdittir. İslam ahlakında önemli bir yeri olan birlikten-beraberlikten kaynaklanan maddi ve manevi güç, deccalin yıllar içinde geliştirdiği bütün şeytani sistemleri ve ideolojileri ortadan kaldırabilecek büyüklüktedir. Deccal; Müslümanların tamamı birlik olduğunda ve bu birlik, Musevi ve Hristiyanlarla da ittifak kurduğunda bunun dünyada nasıl dev bir güç oluşturacağını, felsefesinin ilmi ve fikri yönden nasıl bir bozguna uğrayacağını çok iyi bilmektedir.

Deccal sisteminin önde gelenleri, oluşturdukları şeytani sistemin karşısında yer alan bu manevi gücün varlığından uzun süredir haberdardırlar. Nitekim yıllardır, ince politika ve stratejilerle oluşturdukları kanlı Armageddon planının sebebi de bunun farkında olmalarıdır. Bu plan dahilinde, gerçekte Darwinist ve ateist olan birtakım kişileri "Müslüman" adı altında terörist olarak yetiştirmiş, sözde İslam'a hizmet adı altında katliamlara göndermişlerdir. Yine söz konusu odaklar, masum insanlara yönelik cinayet, suikast, katliam, intihar saldırısı gibi İslam'ın ruhuna tamamen aykırı olan kavramları İslam'da varmış gibi sunmuşlardır. Hatta İslam'a aykırı olan fikirleri öylesine yaygınlaştırmışlardır ki, kendilerini İslam alimi gibi gösteren bir takım kişiler bile, tüm dinler arasında yaşanacak ve milyonların ölümüyle sonuçlanacak bu kanlı savaş planını açıkça savunur hale gelmişlerdir. Yüz binlerce kişiyi etkilemiş, yüz binlerce kişiye adam öldürmeyi, katliam yapmayı makul gösterebilmişlerdir. Üstelik bunu Allah adına yaptıklarına, kendilerini ve çevrelerindeki kişileri inandırmışlardır.

Burada ele aldığımız Armageddon savaşı beklentisi gibi İslam'a maledilmeye çalışılan katliam ve savaş senaryoları da aynı deccali zihniyetin ürünüdür. Deccal bu yöntemi kullanarak iman edenler arasında ayrılık çıkarmayı, onları birbirine düşürmeyi, iman edenlerin gücünü kırmayı ve böylelikle de kendi sapkın planlarını uygulamak için imkan ve ortam sağlamayı hedeflemektedir ve bunu büyük oranda başarmıştır.
Şunu daima hatırlamak gerekir. Deccal, iman edenlere karşı her zaman Allah'ın ismini kullanarak ortaya çıkmıştır. O, hiçbir zaman kendi yüzünü açıkça belli etmez. İman edenleri doğru yoldan uzaklaştırmak için mutlaka dini ve dindar görünümlü birtakım insanları kullanır. İşte bu nedenle deccal dindar kesim üzerinde etkili olabilmiş, kendi şeytani sistemini destekleyecek ve güçlendirecek her türlü batıl ve sapkın fikri kolaylıkla yaygınlaştırabilmiştir.

İslam'la bağdaştırılmaya çalışılan sapkın iddiaların –bunlar arasında Müslümanların Hristiyanları ve Musevileri katletmek istedikleri, Müslüman olmayanlara yaşam hakkı tanımayacakları, sevgi ve şefkatten uzak oldukları gibi gerçekdışı iddialar sayılabilir– tümü uydurmadır.

Gerçek bir barış ve sevgi dini olan İslam'ın aslını bilmeyenler, Kuran ayetlerindeki kardeşlik, adalet, barış, merhamet ve şefkat ile ilgili ayetlerden habersiz olan kimseler, bu gerçek dışı iddiaların sapkın yönlerini göremeyebilirler. Deccali odakların İslam'a yüklemeye çalıştıkları söz konusu İslam görüntüsünün sapkın ve yalan olduğunu anlayabilmek için; Kuran ile hükmeden, Kuran'ın ruhunu bilen, Kuran'ı Peygamberimiz (sav) gibi anlayan ve uygulayan insanlar olmak gerekmektedir. Eğer bir insan "bağnaz" ise, yani İslam dinini sapkın hurafelerle yorumluyor, kendince akıl ve mantık ile bağdaşmayan –aynı zamanda Kuran ile de bağdaşmayan– hükümler üretiyor, bir kolaylık dini olan İslam'ı (haşa) zor, anlaşılmaz, çatışmacı, kavgacı, sevgisiz vs. gibi gösteriyorsa, bu gerçeği anlaması –Allah'ın dilemesi dışında– mümkün değildir. Asıl önemlisi bağnazlık, yalnızca İslam için değil, Hristiyanlık ve Musevilik için de büyük bir tehlikedir. Dolayısıyla İslam'a maledilmeye çalışılan sapkın anlayışların temelini anlayabilmek için bağnazlığın Kuran'dan ve genel olarak tüm hak dinlerden ne kadar uzak olduğunu iyi kavramak gerekmektedir.

Bağnazlar Kuran'ı uygulamazlar ve uygulatmazlar

Bağnazlık yani radikalizm İslam'a karşı deccalin en büyük taraftarlarıdır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) bunu bir hadis-i şerif ile şöyle haber vermiştir:

"Ümmetimden başı sarıklı yetmiş bin alim kişi, deccale tabi olacaklar." (İmam Ahmed Bin Hanbel, Müsned, sf. 796)

Peygamberimiz (sav) hadisinde, deccale tabi olacak kişileri belirtirken, özellikle Müslüman ümmetinin içinden çıkacak ve kendini "alim" gibi gösterecek kişilerden bahsetmektedir. Hadiste, deccal taraftarı olarak tüm Allah dostlarına karşı faaliyet yapan ve dine en çok zarar veren başlıca grubun, kendini Müslüman olarak gösteren bağnazlar olduğuna dikkat çekilmektedir.

Yine Peygamberimiz (sav) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır:

"Ahir zamanda türemeler çıkacak: beyinleri çalışmayacak. Konuşurken çok güzel konuşacaklar. Kuran okuyacaklar, fakat imanları gırtlaklarından aşağıya geçmeyecek..." (Buhari, Sahih 3611, 5057, 6930, Müslim, 1066, Ebu Davud 4767, Ahmed bin Hanbel, Müsned 1, 81, 113, 131, 289; Tayalisi, el-Müsned, nr. 1984.)

Hadis-i şerifte belirtildiği gibi, bu kişiler çok güzel hitabeti olan ve Kuran'ı okuyan kişiler olacak; fakat "imanları boğazlarından geçmeyecek", yani Kuran'ı esas olarak kabul etmeyeceklerdir. Kuran'dan bahsedecek ancak Kuran'a bağlı olmayacak ve Kuran'a hurafe karıştırarak hükmedeceklerdir. Kuran'ın açıklamalarını yeterli görmeyecek, İslam adına kendi türettikleri dini uygulayacaklardır.

Bağnazların amacı, Kuran'ı uygulatmamaktır. Onlar, Kuran'da olmayan şeyleri İslam dinine dahil etmeye çalışırken, Kuran ayetlerinde yer alan ve kendi batıl hurafelerine uymayan hükümleri ve tavsiyeleri de reddederler.

Onlar için Kuran'ın sevgiyi, şefkati, kardeşliği, birliği, barışı öğütlemesi, Kuran'da tüm güzelliklerin övülmesi, sanatın, bilimin teşvik edilmesi büyük bir öfke sebebidir. Kuran ahlakını yaşamanın getirdiği ruh kalitesi ve derinliği, akılcı, estetik, modern, sevgi dolu Müslüman modeli, onların hurafeci dinlerine hiçbir şekilde uymamaktadır. İşte bu yüzden deccal, kendince Kuran'a dayalı İslam dinini içten vurmak ve sözde ortadan kaldırmak için bağnazlığı kullanmaktadır. Ancak özellikle belirtmek gerekir ki, deccalin ordusunun önemli bir kısmını her dinden çıkacak olan ve kendi dinlerine de tüm dünyaya da zarar verme amacındaki bağnazlar oluşturmaktadır. Hristiyan bağnazlar da, Musevi bağnazlar da, Müslüman bağnazlar da aynı kanlı senaryo için birleşmekte, bu savaşın oluşması ve dünyadaki deccali sistemin yaygınlaşması için ellerinden ne gelirse yapmaktadırlar.

Burada şunu da belirtmek gerekir: Gerçekten samimi olan, Cenab-ı Allah'ı kalpten ve içten seven, yalnızca bilgisizliğinden veya aldığı yanlış eğitimden dolayı İslam dininde gerçekte yer almayan fikirleri savunan kişiler olabilir. Şu anda dünyadaki radikal kesimin büyük bir bölümünü bu kişiler oluşturmaktadır ve bu kişilere yönelik mutlaka şefkatli bir eğitim çalışması gerekmektedir. Onlar, Kuran'ın ışığı ile aydınlandıklarında mutlaka doğruyu ve hakkı kabul edecek olan kişilerdir. Yüce Allah mutlaka samimi kullarına doğru yolu gösterendir.

Bağnazlık Hristiyanlık için de bir tehlikedir

Daha önce belirttiğimiz gibi bağnaz her dinden çıkabilmektedir. Nitekim Hz. İsa (as)'a kendilerince zarar vermeye çalışanlar da din adına ortaya çıkan dönemin bağnazlarıydı.

İncil'de Hz. İsa (as), ikiyüzlüler, körler ve yılanlar şeklinde seslendiği bağnazları şu açık ifadelerle tarif etmiştir:
"Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Göklerin Egemenliği'nin kapısını insanların yüzüne kapıyorsunuz; ne kendiniz içeri giriyor, ne de girmek isteyenleri bırakıyorsunuz!

"Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Tek bir kişiyi dininize döndürmek için denizleri, kıtaları dolaşırsınız. Dininize döneni de kendinizden iki kat cehennemlik yaparsınız.

"Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Siz nanenin, dereotunun ve kimyonun ondalığını verirsiniz de, Kutsal Yasa'nın daha önemli konularını –adaleti, merhameti, sadakati– ihmal edersiniz. Ondalık vermeyi ihmal etmeden asıl bunları yerine getirmeniz gerekirdi. Ey kör kılavuzlar! Küçük sineği süzer ayırır, ama deveyi yutarsınız!

"Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Bardağın ve çanağın dışını temizlersiniz, oysa bunların içi açgözlülük ve taşkınlıkla doludur. Ey kör Ferisi! Sen önce bardağın ve çanağın içini temizle ki, dıştan da temiz olsunlar.

"Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Siz dıştan güzel görünen, ama içi ölü kemikleri ve her türlü pislikle dolu badanalı mezarlara benzersiniz. Dıştan insanlara doğru görünürsünüz, ama içte ikiyüzlülük ve kötülükle dolusunuz.

"Sizi yılanlar, engerekler soyu! Cehennem cezasından nasıl kaçacaksınız? İşte bunun için size peygamberler, bilge kişiler ve din bilginleri gönderiyorum. Bunlardan kimini öldürecek, ... Kimini havralarınızda kamçılayacak, kentten kente kovalayacaksınız. Böylelikle, doğru kişi olan Habil'in kanından, tapınakla sunak arasında öldürdüğünüz Berekya oğlu Zekeriya'nın kanına kadar, yeryüzünde akıtılan her doğru kişinin kanından sorumlu tutulacaksınız. (Matta 23: 13-35)

Hristiyanlar Bağnazlığı, Gerçek İslamiyetle Karıştırmamalıdırlar

Kuran'da hiçbir şekilde yeri olmayan; İslam adına savaşlar çıkaran, zulüm yapan, intihar saldırıları düzenleyen, öldürme ve kan dökme peşinde olan Müslüman modeli, Hristiyan ve Musevilerin İslam dini hakkında yanlış bir kanaat sahibi olmalarına sebep olmaktadır.

Daha önce belirttiğimiz gibi kan dökücü zulüm sistemini savunanlar gerçek İslam'dan yani Kuran ahlakından tamamen uzaktırlar. Onlar, cehaletle kendi ürettikleri hurafelerle ve batıl inanışlarla dolu batıl dinlerinin bir gereği olarak bunu yapmaktadırlar. Kuran'da sevgisiz, merhametsiz, çatışmacı bir zihniyete kesinlikle yer yoktur.

Kuran'da Rabbimiz hangi dinden olursa olsun, bağnazlığı savunan, dini hurafelerle karıştırmaya ve yaşanmaz hale getirmeye kalkan, Allah adına insanları aldatmaya çalışan bu zihniyetteki kişileri şöyle tanıtmaktadır:

Onlardan öyleleri vardır ki, dillerini Kitab'a doğru eğip bükerler, siz onu (bu okur göründüklerini) kitaptan sanasınız diye. Oysa o kitaptan değildir. "Bu Allah Katındandır" derler. Oysa o, Allah Katından değildir. Kendileri de bildikleri halde Allah'a karşı (böyle) yalan söylerler. (Al-i İmran Suresi, 78)

Gerçek Müslümanlık Allah'ın Kuran'da bildirdiği, mübarek Peygamberimiz (sav)'in tefsir ettiği İslam ahlakına uymakla olur. Yani Müslümanlar, bazı bağnazların hurafelerine ve uydurma izahlarına göre değil, Kuran'a ve Peygamberimiz (sav)'in sünnetine göre yaşamakla yükümlüdürler. Ölçü hurafeler değil, Kuran ve sünnettir. Asr-ı Saadet döneminde, Kuran'a ve Peygamberimiz (sav)'in hayatına göre yaşanan İslam gerçek İslam'dır. Peygamberimiz (sav)'in çok şefkatli, sevgi dolu, koruyucu, asil, sanata, estetiğe, güzelliğe, temizliğe, nezakete çok değer veren hayatı her Müslüman için en mükemmel örnektir. Dolayısıyla Müslüman olmayanların İslam'ı gerçeklere göre değil de bazı bağnazların karanlık yaşamlarına göre değerlendirmeleri büyük bir hatadır.

Hristiyan kardeşlerimiz aşağıdaki açıklamaları mutlaka dikkatle okumalıdırlar:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder