BAZI HRİSTİYANLARIN MÜSLÜMANLARA YÖNELİK BAKIŞ AÇILARINDAKİ
YANILGILAR
Bağnaz, bir
dinin gereklerini uygular gibi görünüp aslında o dine sonradan dahil edilmiş
hurafelere uyan hatta hurafeleri kendisi oluşturan kişiye denir. Her dinin
içinde bağnazlar olabilir. Bağnaz bir insanın en belirgin özelliği, tabi
olduğunu iddia ettiği dinin hükümlerine göre davranmayı reddetmesi, hatta o
dinin getirdiği yükümlülükleri kabul etmemesi, kendine göre bir din anlayışı
benimsemesi ve bunu kendisine ve topluma dayatmaya çalışmasıdır. Dolayısıyla
bağnaz görüşteki bir insan için dinde olmayan uygulamalar kolaylıkla dine dahil
edilebilir. Din dışı olan konular pervasızca uygulanabilir, hatta din adı
altında cinayetler işlenebilir, toplumlar cehalete sürüklenebilir, baskılar
uygulanabilir, sevgiyi ön plana çıkaran hak dinler nefret dinleri şeklinde
lanse edilebilir. İşte bu yüzden bir bağnaz, son derece tehlikelidir.
Biraz önce
belirttiğimiz gibi bağnaz her dinden çıkabilir. Hristiyan bağnazlar olduğu ve
Hristiyanlığı olduğundan tamamen farklı gösterdikleri, bu sevgi dinini adeta
bir nefret dini şeklinde gösterebildikleri gibi; İslam'ı olduğundan farklı göstermeye
çalışan da bağnazlardır. İslam adı altında öfke, cahillik, nefret, intihar,
katliam gibi terimlerle anılan; bilime, sanata, güzel olan her şeye karşı olan;
nimetlerden zevk alamayan ve Hristiyan ve Musevilere karşı hasmane bir tutum
içinde olan zihniyet, Müslümanların değil, bağnazların zihniyetidir. Pek çok
insan kendilerince İslam ile özdeşleştirdikleri bu garip görüntüyü eleştirmekte
ve bu nedenle İslam'a karşı cephe almaktadırlar. Oysa cephe almaları gereken
İslam değil, bağnazlıktır, radikal zihniyettir..
Radikalizm,
Kuran'a zıt, sevgisiz sistemin adıdır
İslam dinine
maledilmeye çalışılan karanlık ve kan dökücü zihniyet, gerçekte Müslümanlık
değil, bağnazlıktır. Bu, din adına radikalizmi savunmak demektir. Bağnaz
kişi, yani bir radikal sevgisizdir, ruhu kapkaradır, bağnaz ve anlayışsızdır.
Her türlü güzelliğe, estetiğe, sanata, bilime karşıdır. Hayata karşıdır;
neşeye, sevince, mutluluğa karşıdır.
Bağnaz
zihniyetteki bir kişi her güzelliğe nefretle bakar. Çiçekten nefret eder, çocuktan nefret eder,
kediden, köpekten, tavşandan nefret eder. İçi ve ruhu bomboştur. Ruhlarında
sevgiye dair hiçbir şey yoktur. İnsana değer vermez, canlı hiçbir varlığa önem
vermezler. İncelik, şefkat, merhamet onların aşina oldukları kavramlar
değildir.
Bütün bunların
sonucu olarak bir bağnaz, kadından da nefret eder. Bazı kişilerce
İslam'a mal edilmeye çalışılan kadın düşmanlığı, gerçekte kadına en fazla
değeri veren, kadını yüceltip koruyan İslam'ın değil, bağnaz ve gerici
radikallerin özelliğidir. (Bu konu kitabın ilerleyen sayfalarında detaylı
olarak ele alınacaktır)
Bağnaz
zihniyetteki bir kişi, kimseyi sevmediği gibi sevilmez de. Herkes bir bağnazın
varlığından, mantığından, yaşam şeklinden, düşünce tarzından rahatsızlık duyar.
Hatta bağnaz zihniyettekilerden diğer bağnazlar bile nefret ederler. Hiçbir
zaman birlik içinde, dostluk ve rahatlık içinde değildirler. Bu elbette
Kuran'dan uzak yaşamalarından kaynaklanır.
Burada tekrar
önemle belirtmek gerekir ki bir bağnaz ya da başka bir deyişle bir radikal, her
dinde her kesimde bulunabilir. Yalnızca Müslümanların değil, Hristiyan ve
Musevi topluluklarının arasında da dini özünden uzaklaştırmaya çalışan, Allah
inancının getirdiği coşku ve sevgi yerine kapkaranlık ve kan dökücü bir ruh
halini yerleştirmeye çalışan insanlar bulunmaktadır. Burada konu itibariyle
Müslümanlar arasına sızmaya çalışan bağnaz kesimden bahsedilmektedir.
Bir bağnaz,
hangi kesimden ve hangi dinden olursa olsun aynı kirli ve karanlık fikrin
temsilcisidir. Bu ürkütücü ruh halinin bir sonucu olarak bağnaz zihniyetteki
bir kişi daima kan ister. Her yerde kan arar. Ancak kan ve zulüm ile
rahat eder. İçindeki nefreti ancak kan akıtarak, kötülükle ifade eder.
İşte, İslam adına ortaya çıkıp kan dökücülüğü savunan, Hristiyanlara,
Musevilere hatta Müslümanlara düşmanlık ve husumet saçan kişiler, Kuran'da
tarif edilen gerçek MÜSLÜMANLAR DEĞİL, deccaliyetin etkisi altındaki
BAĞNAZLARDIR.
İşte tüm bu sebeplerden dolayı Hristiyan
kardeşlerimizin bağnazları, gerçek Müslümanlardan, bağnaz zihniyeti de gerçek
İslam dininden çok iyi ayırt etmeleri gerekmektedir. Ancak o zaman karşı
olduklarının İslamiyet değil radikalizm olduğunu görebileceklerdir.
Peki İslam,
neden dünyada bağnazlar tarafından olduğundan farklı gösterilmekte ve buna izin
verilmektedir?
Müslüman
Karşıtlığını Körükleyen Deccaliyet ve Radikalizm Bağlantısı
Müslüman
karşıtlığını yaygınlaştırmak, deccal için önemli bir hedeftir. Çünkü İslam son
hak dindir ve Kuran 1400 yıldır hiçbir değişikliğe uğramamıştır. Allah'ın
koruması altında olan Kuran ayetleri, hak dinin kamil anlamda yaşanması için
yeterlidir. Kuran'a tam uyularak yaşanan gerçek İslam ile sağlam ve güçlü iman
oluşur.
İşe bu güçlü
iman, insanların gitgide daha fazla dindarlaşması ve üç dinin inananları
arasında her geçen gün gelişen tesanüt, deccal için büyük bir tehlike ve
tehdittir. İslam ahlakında önemli bir yeri olan birlikten-beraberlikten
kaynaklanan maddi ve manevi güç, deccalin yıllar içinde geliştirdiği bütün
şeytani sistemleri ve ideolojileri ortadan kaldırabilecek büyüklüktedir. Deccal;
Müslümanların tamamı birlik olduğunda ve bu birlik, Musevi ve Hristiyanlarla da
ittifak kurduğunda bunun dünyada nasıl dev bir güç oluşturacağını, felsefesinin
ilmi ve fikri yönden nasıl bir bozguna uğrayacağını çok iyi bilmektedir.
Deccal sisteminin
önde gelenleri, oluşturdukları şeytani sistemin karşısında yer alan bu manevi
gücün varlığından uzun süredir haberdardırlar. Nitekim yıllardır, ince politika
ve stratejilerle oluşturdukları kanlı Armageddon planının sebebi de bunun
farkında olmalarıdır. Bu plan dahilinde, gerçekte Darwinist ve ateist olan
birtakım kişileri "Müslüman" adı altında terörist olarak yetiştirmiş,
sözde İslam'a hizmet adı altında katliamlara göndermişlerdir. Yine söz
konusu odaklar, masum insanlara yönelik cinayet, suikast, katliam, intihar
saldırısı gibi İslam'ın ruhuna tamamen aykırı olan kavramları İslam'da varmış
gibi sunmuşlardır. Hatta İslam'a aykırı olan fikirleri öylesine
yaygınlaştırmışlardır ki, kendilerini İslam alimi gibi gösteren bir takım
kişiler bile, tüm dinler arasında yaşanacak ve milyonların ölümüyle
sonuçlanacak bu kanlı savaş planını açıkça savunur hale gelmişlerdir. Yüz
binlerce kişiyi etkilemiş, yüz binlerce kişiye adam öldürmeyi, katliam yapmayı
makul gösterebilmişlerdir. Üstelik bunu Allah adına yaptıklarına, kendilerini
ve çevrelerindeki kişileri inandırmışlardır.
Burada ele
aldığımız Armageddon savaşı beklentisi gibi İslam'a maledilmeye çalışılan
katliam ve savaş senaryoları da aynı deccali zihniyetin ürünüdür. Deccal bu
yöntemi kullanarak iman edenler arasında ayrılık çıkarmayı, onları birbirine
düşürmeyi, iman edenlerin gücünü kırmayı ve böylelikle de kendi sapkın
planlarını uygulamak için imkan ve ortam sağlamayı hedeflemektedir ve bunu
büyük oranda başarmıştır.
Şunu daima
hatırlamak gerekir. Deccal, iman edenlere karşı her zaman Allah'ın ismini
kullanarak ortaya çıkmıştır. O, hiçbir zaman kendi yüzünü açıkça belli etmez.
İman edenleri doğru yoldan uzaklaştırmak için mutlaka dini ve dindar
görünümlü birtakım insanları kullanır. İşte bu nedenle deccal dindar kesim
üzerinde etkili olabilmiş, kendi şeytani sistemini destekleyecek ve
güçlendirecek her türlü batıl ve sapkın fikri kolaylıkla
yaygınlaştırabilmiştir.
İslam'la bağdaştırılmaya çalışılan sapkın
iddiaların –bunlar arasında Müslümanların Hristiyanları ve Musevileri katletmek
istedikleri, Müslüman olmayanlara yaşam hakkı tanımayacakları, sevgi ve
şefkatten uzak oldukları gibi gerçekdışı iddialar sayılabilir– tümü uydurmadır.
Gerçek bir barış
ve sevgi dini olan İslam'ın aslını bilmeyenler, Kuran ayetlerindeki kardeşlik,
adalet, barış, merhamet ve şefkat ile ilgili ayetlerden habersiz olan kimseler,
bu gerçek dışı iddiaların sapkın yönlerini göremeyebilirler. Deccali odakların
İslam'a yüklemeye çalıştıkları söz konusu İslam görüntüsünün sapkın ve yalan
olduğunu anlayabilmek için; Kuran ile hükmeden, Kuran'ın ruhunu bilen,
Kuran'ı Peygamberimiz (sav) gibi anlayan ve uygulayan insanlar olmak
gerekmektedir. Eğer bir insan "bağnaz" ise, yani İslam dinini sapkın
hurafelerle yorumluyor, kendince akıl ve mantık ile bağdaşmayan –aynı zamanda
Kuran ile de bağdaşmayan– hükümler üretiyor, bir kolaylık dini olan İslam'ı
(haşa) zor, anlaşılmaz, çatışmacı, kavgacı, sevgisiz vs. gibi gösteriyorsa, bu
gerçeği anlaması –Allah'ın dilemesi dışında– mümkün değildir. Asıl önemlisi
bağnazlık, yalnızca İslam için değil, Hristiyanlık ve Musevilik için de büyük
bir tehlikedir. Dolayısıyla İslam'a maledilmeye çalışılan sapkın anlayışların
temelini anlayabilmek için bağnazlığın Kuran'dan ve genel olarak tüm hak
dinlerden ne kadar uzak olduğunu iyi kavramak gerekmektedir.
Bağnazlar Kuran'ı uygulamazlar ve
uygulatmazlar
Bağnazlık yani
radikalizm İslam'a karşı deccalin en büyük taraftarlarıdır.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) bunu bir hadis-i şerif ile şöyle haber
vermiştir:
"Ümmetimden
başı sarıklı yetmiş bin alim kişi, deccale tabi olacaklar." (İmam Ahmed
Bin Hanbel, Müsned, sf. 796)
Peygamberimiz
(sav) hadisinde, deccale tabi olacak kişileri belirtirken, özellikle Müslüman
ümmetinin içinden çıkacak ve kendini "alim" gibi gösterecek
kişilerden bahsetmektedir. Hadiste, deccal taraftarı olarak tüm Allah
dostlarına karşı faaliyet yapan ve dine en çok zarar veren başlıca grubun, kendini
Müslüman olarak gösteren bağnazlar olduğuna dikkat çekilmektedir.
Yine
Peygamberimiz (sav) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır:
"Ahir
zamanda türemeler çıkacak: beyinleri çalışmayacak. Konuşurken çok güzel
konuşacaklar. Kuran okuyacaklar, fakat imanları gırtlaklarından aşağıya
geçmeyecek..." (Buhari, Sahih 3611, 5057, 6930, Müslim, 1066, Ebu
Davud 4767, Ahmed bin Hanbel, Müsned 1, 81, 113, 131, 289; Tayalisi, el-Müsned,
nr. 1984.)
Hadis-i şerifte
belirtildiği gibi, bu kişiler çok güzel hitabeti olan ve Kuran'ı okuyan kişiler
olacak; fakat "imanları boğazlarından geçmeyecek", yani Kuran'ı
esas olarak kabul etmeyeceklerdir. Kuran'dan bahsedecek ancak Kuran'a bağlı
olmayacak ve Kuran'a hurafe karıştırarak hükmedeceklerdir. Kuran'ın
açıklamalarını yeterli görmeyecek, İslam adına kendi türettikleri dini
uygulayacaklardır.
Bağnazların
amacı, Kuran'ı uygulatmamaktır. Onlar, Kuran'da olmayan şeyleri İslam dinine
dahil etmeye çalışırken, Kuran ayetlerinde yer alan ve kendi batıl hurafelerine
uymayan hükümleri ve tavsiyeleri de reddederler.
Onlar için
Kuran'ın sevgiyi, şefkati, kardeşliği, birliği, barışı öğütlemesi, Kuran'da tüm
güzelliklerin övülmesi, sanatın, bilimin teşvik edilmesi büyük bir öfke
sebebidir. Kuran ahlakını yaşamanın getirdiği ruh kalitesi ve derinliği,
akılcı, estetik, modern, sevgi dolu Müslüman modeli, onların hurafeci dinlerine
hiçbir şekilde uymamaktadır. İşte bu yüzden deccal, kendince Kuran'a dayalı
İslam dinini içten vurmak ve sözde ortadan kaldırmak için bağnazlığı
kullanmaktadır. Ancak özellikle belirtmek gerekir ki, deccalin ordusunun önemli
bir kısmını her dinden çıkacak olan ve kendi dinlerine de tüm dünyaya da zarar
verme amacındaki bağnazlar oluşturmaktadır. Hristiyan bağnazlar da, Musevi
bağnazlar da, Müslüman bağnazlar da aynı kanlı senaryo için birleşmekte, bu
savaşın oluşması ve dünyadaki deccali sistemin yaygınlaşması için ellerinden ne
gelirse yapmaktadırlar.
Burada şunu da
belirtmek gerekir: Gerçekten samimi olan, Cenab-ı Allah'ı kalpten ve içten
seven, yalnızca bilgisizliğinden veya aldığı yanlış eğitimden dolayı İslam
dininde gerçekte yer almayan fikirleri savunan kişiler olabilir. Şu anda
dünyadaki radikal kesimin büyük bir bölümünü bu kişiler oluşturmaktadır ve bu
kişilere yönelik mutlaka şefkatli bir eğitim çalışması gerekmektedir. Onlar,
Kuran'ın ışığı ile aydınlandıklarında mutlaka doğruyu ve hakkı kabul edecek
olan kişilerdir. Yüce Allah mutlaka samimi kullarına doğru yolu gösterendir.
Bağnazlık Hristiyanlık için de bir tehlikedir
Daha önce
belirttiğimiz gibi bağnaz her dinden çıkabilmektedir. Nitekim Hz. İsa (as)'a
kendilerince zarar vermeye çalışanlar da din adına ortaya çıkan dönemin
bağnazlarıydı.
İncil'de Hz. İsa
(as), ikiyüzlüler, körler ve yılanlar şeklinde seslendiği bağnazları şu açık
ifadelerle tarif etmiştir:
"Vay
halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Göklerin Egemenliği'nin
kapısını insanların yüzüne kapıyorsunuz; ne kendiniz içeri giriyor, ne de
girmek isteyenleri bırakıyorsunuz!
"Vay
halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Tek bir kişiyi dininize
döndürmek için denizleri, kıtaları dolaşırsınız. Dininize döneni de kendinizden
iki kat cehennemlik yaparsınız.
"Vay
halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Siz nanenin, dereotunun
ve kimyonun ondalığını verirsiniz de, Kutsal Yasa'nın daha önemli konularını
–adaleti, merhameti, sadakati– ihmal edersiniz. Ondalık vermeyi ihmal etmeden
asıl bunları yerine getirmeniz gerekirdi. Ey kör kılavuzlar! Küçük sineği süzer
ayırır, ama deveyi yutarsınız!
"Vay
halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Bardağın ve çanağın
dışını temizlersiniz, oysa bunların içi açgözlülük ve taşkınlıkla doludur. Ey
kör Ferisi! Sen önce bardağın ve çanağın içini temizle ki, dıştan da temiz
olsunlar.
"Vay
halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Siz dıştan güzel görünen,
ama içi ölü kemikleri ve her türlü pislikle dolu badanalı mezarlara
benzersiniz. Dıştan insanlara doğru görünürsünüz, ama içte ikiyüzlülük ve
kötülükle dolusunuz.
"Sizi
yılanlar, engerekler soyu! Cehennem cezasından nasıl kaçacaksınız? İşte bunun
için size peygamberler, bilge kişiler ve din bilginleri gönderiyorum. Bunlardan
kimini öldürecek, ... Kimini havralarınızda kamçılayacak, kentten kente
kovalayacaksınız. Böylelikle, doğru kişi olan Habil'in kanından, tapınakla
sunak arasında öldürdüğünüz Berekya oğlu Zekeriya'nın kanına kadar, yeryüzünde
akıtılan her doğru kişinin kanından sorumlu tutulacaksınız. (Matta 23: 13-35)
Hristiyanlar
Bağnazlığı, Gerçek İslamiyetle Karıştırmamalıdırlar
Kuran'da hiçbir
şekilde yeri olmayan; İslam adına savaşlar çıkaran, zulüm yapan, intihar
saldırıları düzenleyen, öldürme ve kan dökme peşinde olan Müslüman modeli,
Hristiyan ve Musevilerin İslam dini hakkında yanlış bir kanaat sahibi
olmalarına sebep olmaktadır.
Daha önce
belirttiğimiz gibi kan dökücü zulüm sistemini savunanlar gerçek İslam'dan
yani Kuran ahlakından tamamen uzaktırlar. Onlar, cehaletle kendi
ürettikleri hurafelerle ve batıl inanışlarla dolu batıl dinlerinin bir gereği
olarak bunu yapmaktadırlar. Kuran'da sevgisiz, merhametsiz, çatışmacı bir
zihniyete kesinlikle yer yoktur.
Kuran'da
Rabbimiz hangi dinden olursa olsun, bağnazlığı savunan, dini hurafelerle
karıştırmaya ve yaşanmaz hale getirmeye kalkan, Allah adına insanları aldatmaya
çalışan bu zihniyetteki kişileri şöyle tanıtmaktadır:
Onlardan öyleleri
vardır ki, dillerini Kitab'a doğru eğip bükerler, siz onu (bu okur
göründüklerini) kitaptan sanasınız diye. Oysa o kitaptan değildir.
"Bu Allah Katındandır" derler. Oysa o, Allah Katından değildir.
Kendileri de bildikleri halde Allah'a karşı (böyle) yalan söylerler. (Al-i
İmran Suresi, 78)
Gerçek
Müslümanlık Allah'ın Kuran'da bildirdiği, mübarek Peygamberimiz (sav)'in tefsir
ettiği İslam ahlakına uymakla olur. Yani Müslümanlar, bazı bağnazların
hurafelerine ve uydurma izahlarına göre değil, Kuran'a ve Peygamberimiz
(sav)'in sünnetine göre yaşamakla yükümlüdürler. Ölçü hurafeler değil,
Kuran ve sünnettir. Asr-ı Saadet döneminde, Kuran'a ve Peygamberimiz (sav)'in
hayatına göre yaşanan İslam gerçek İslam'dır. Peygamberimiz (sav)'in çok
şefkatli, sevgi dolu, koruyucu, asil, sanata, estetiğe, güzelliğe, temizliğe, nezakete
çok değer veren hayatı her Müslüman için en mükemmel örnektir. Dolayısıyla Müslüman
olmayanların İslam'ı gerçeklere göre değil de bazı bağnazların karanlık
yaşamlarına göre değerlendirmeleri büyük bir hatadır.
Hristiyan
kardeşlerimiz aşağıdaki açıklamaları mutlaka dikkatle okumalıdırlar:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder